Sevgili anneler ve anne adayları,
Haddimi aşarak yazıyorum bu satırları. Bugün, Halkalı’da bir kadın, oturduğu kahvaltı masasında vuruldu, hem de beraberindeki adam
tarafından. Gün geçmiyor ki böyle haberler okumayalım gazetelerde, gün geçmiyor
ki sokak ortasında vahşete kurban giden bir kadının hikâyesi yüreğimizi
dağlamıyor. Hep aynı bahaneler, hep aynı toplumsal yara. Haddimi aşacağım dedim
ya, bir anne ya da baba olmadığım için yapacağım bunu. Bir baba değilim ama
yüzlerce çocuğun öğretmenliğini yaptım şimdiye kadar. O masum çocukların nasıl
birer canavara dönüştürülebileceklerini az çok kestirebiliyorum. Bu yüzden
dinleyin tavsiyelerimi, kulak verin söylediklerime.
Oğlunuza sevginin sahip olmak değil paylaşmak olduğunu
öğretin. Öyle ki bilsin sevginin de bir tür alev olduğunu ve yanlış yakıtla
beslendiğinde söneceğini. Bilsin ve durması gereken yerde durabilsin. “Ya
benimsin ya toprağınsın” demesin sevdiceğine. Saygı duysun sevgiye de
sevgisizliğe de! Karıştırmasın sevmekle sahip olmayı. Birincisi huzurdur,
ikincisi bencillik. Birincisi yetişkinlere mahsustur, ikincisi çocuklara. Güvensin
kendisine ve sevdiğine. Güvensin ve içinde kuşku barındırmasın gereksiz yere. İçinde
mutluluk olmayan şeyin aşk olamayacağını, başka bir insanı aşka
zorlayamayacağını bilsin, öğrensin.
Kızınıza utanmayı değil kendisini ifade etmeyi öğretin. Utanmak
içine atmaktır, nihayetinde yanlış yöne akmaktır. Bırakın konuşsun konuşması
gerektiği yerde. Gerçekleri sakınmadan anlatabiliyor olsun. Topluluk içinde
rahat olsun. Sevdi mi seviyorum diyebilsin, sevmedi mi sevmiyorum. Başkalarının
acılarını kendi acılarının önüne koyup kendisine dikenli gömlekler dikmesin. Fedakârlık
başka şeydir ahmaklık başka şey. Saklamasın, gizlemesin, dobra dobra konuşsun. Yalan üzerine kurulacak bir aşktan kimseye hayır gelmeyeceğini bilsin.
Oğlunuza gücünün esiri olmayı değil cesur olmayı öğretin.
Cesaret sorumluluk ister. Eylemlerinin sorumlusu olamayacak bir insanın elinde
cesaret, kafese tıkılması gereken vahşi bir hayvandır. Sorumluluk bilgiyle
gelir. Bilgi ise sabırla birikir. Bir insan yıllarca biriktirdiği sermayeyi bir
anlık kızgınlıkla yok edebilir. Kırmak kolaydır, tamir zor. Bunu öğretmenin en
iyi yolu incelikli bir sanatla uğraşmaktır. Oğlunuzu kızınızı bir sanatla,
olmadı incelik gerektiren bir zanaatla tanıştırın. Güzel olan bir şeyi yapmanın
ne kadar emek gerektirdiğini öğrensin. Bernard Shaw “Beş yaşında okula
başlayınca eğitimime ara vermek zorunda kaldım.” demiş. Oğullarınıza
kızlarınıza kesintisiz eğitim vermeyi hedefleyin. Hayat en büyük okul, en büyük
öğretmendir. Bir anne olarak her fırsatı bir sınıfa çevirmek sizin elinizdedir.
Kızınıza ileride bir anne olacağı için değil bir birey
olacağı için özgüveni öğretin. Var olduğunu ve varlığından sorumlu olduğunu
bilsin. Bir insan olarak, bir birey olarak kendi ayakları üzerinde durmasını
öğretin. Kimsenin koltuğunun altına sığınmasın, kimsenin ekmeğine muhtaç
olmasın. İstenmediğini anladığında gözlerinin feri olsun sahip olduğu meslek, alıp başını gidebilsin kapı eşiklerinde boynunu bükmeden.
Bir anne olmadan da saygı duyulan bir insan olabilsin. Hatta anne olduğu için
değil, sadece ve sadece insan olduğu için saygıyı hak ettiğini düşünsün.
Kızlarını okutmayan bir toplumun ilerlemesi mümkün değildir ama okutmak yetmez,
yetmeyeceğini gördük. Meslek seçerken sakın ona “Kızların becereceği meslekler” tavsiyesinde bulunmayın. Bırakın maden mühendisi olsun, inşaat mühendisi olsun, bilim kadını
olsun, kutuplarda araştırmacı olsun. Ona istediği sürece her işi
başarabileceğini öğretin. Mutluluk sadece denenmiş yolları kat etmekle gelmez. Kimi
zaman keşif gerektirir, buluş gerektirir, kendini kanıtlama gerektirir. Bırakın
kızınız, oğlunuz dünyayı baştan yazsın kendi bildiği dilde. Dizimin dibinde,
gözümün önünde dursun diye beslemeyin oğlunuzu kızınızı. Çocuklarınız sizlerin
değildir, onları torunlarınızdan ödünç almışsınızdır.
Oğlunuza güçlünün yanında olmayı değil haklının yanında
olmayı öğretin. Adalet ve ahlâk duygusu erken yaşta verilmezse ileride hiç
verilemez; verilse eğreti gözükür, kök salamaz. Doğruyu doğru olduğu için
yapmalarını, para ve şan için gerçekten ödün vermemeyi öğretin. Bilsinler ki ne
kadar güçlü olurlarsa olsunlar kolları adalet zinciriyle bağlıdır. Bilsinler ve
ona göre davransınlar omuzlarına tırmanan karıncaya fiske atarlarken.
Unutmasınlar, sevmek ahlâklı olmayı gerektirir. Sevgi için şiddete başvurmak ahlâksızlıktır,
namussuzluğun ve hatta sevgisizliğin göstergesidir. Seven kişi adil olmak
zorundadır çünkü teraziyi zorlayarak eşitleyemediğin gibi karşındakini de
sevmeye zorlayamazsın.
Kızınıza düşünce ağlamasını değil ayağa kalkıp yürümeye
devam etmesini öğretin. Bir ateş sönerse yapılması gereken üzerine su döküp
oradan uzaklaşmaktır. Dönüp dönüp ateşe bakmanın ne ateşe faydası vardır ne de
bakana. Oğullarınıza kızlarınıza hayatın çelmeleri karşısında güçlü olmayı
öğretin. Kalp kırmamış ve kalbi kırılmamış insan çocukluktan çıkmamış insandır.
Hayatın duygusallık kaldırmadığını öğretin onlara. Bir gülün soluşuna birlikte
ağlayın ama o duygu seli tükendiğinde o gülün neden solması gerektiğini izah
edin çocuğunuza. Hayatın bir numaralı kuralıdır her şeyin gelir geçer oluşu.
Oyunun asla bitmeyeceğine sadece çocuklar inanır. Kızınıza gerçekçi olmayı
öğretin. Bir hayat boyu diken çiğneyeceklerine bir kereliğine zehir yutmayı
tercih eder olsunlar. Mutluluk kimsenin tekelinde değildir. İnsan ruhu anlık
zehirlere dirençlidir ama ömür boyu süren dikenler zayıflatır bünyeyi.
Oğlunuza namus bekçisi olmayı değil başkalarının hayatına
saygılı olmayı öğretin. Hiçbir aşk ölmeyi ve öldürmeyi gerektirmez. Yaşamak
aşkların en büyüğüdür ne kadar sefilce olsa da. İnsanın mutlu olma hakkı
elinden alındı mı insanlık onuru elinden alınmış demektir. İlla namus bekçisi
olacaklarsa kendilerinin namusuna bekçilik yapsınlar. “Ölü Erkek Kuşlar”ı
oynayarak erkek olunmayacağını bilsinler.
Kızlarınıza; erkeklerde koruyucu, esirgeyici vasıflar aramaktan vazgeçmelerini öğretin. Güçlü kollar, pala bıyıklar, uzun boylar değildir aşkı devam ettiren. Seviyorsa
koruyacaktır zaten. Sevmeyip de koruyanların getirisidir bütün bu cinayetler,
işkenceler, tehditler. Oğlunuza kızınıza sevmeyi öğretin. Sevmenin sorumluluk
olduğunu, aşkın hayata katılacak en tatlı şerbet olduğunu öğretin.
Oğlunuza öğrettiklerinizi kızınıza, kızınıza öğrettiklerinizi
oğlunuza öğretin. Ayırmayın, kayırmayın. Çocuklarınıza hayatın en büyük öğretmen
olduğunu, yüzmenin denizin dalgalarıyla mücadele ederek öğrenilmesi gibi
yaşamanın da hayatın çelmeleri karşısında dik durmaya çabalamakla
öğrenilebileceğini tembihleyin. Bir kere geliyoruz bu dünyaya, onu ne kendimize
ne de bir başkasına zindan etmeye hakkımız var.
Geçmiş anneler gününüz kutlu olsun.
13 Mayıs 2014 (Anneler Gününden İki Gün Sonra)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder