Bu Blogda Ara

07 Ekim 2016

Oh Olsun Canıma Değsin!

Üyesi olduğum Çin gruplarından birisinde şöyle bir mesajlaşma geçti geçen gün. Mesajları aşağıya geçiyorum. Ardından da kendi analizimi ekledim.

Ben yakın zamanda Çin'e gidip döndüm ve ne havaalanlarında ne de otellerde bir problemle karşılaştım. Vize işlemleri ve Çin'e giriş hakkında son durum bilgisi paylaşabilirseniz çok sevinirim.
XY
--

Çin Devletinin hukuk kuralları çerçevesinde giriş çıkış yapan vatandaşlarımızın başına bir şey gelmiyor. Yasa dışı bir şekilde ikamet eden vatandaşların başına gelen olayların Türkiye Devletine mâl edilmesi gereksizdir.
ZW

--

Çin'in sınır kapılarında TC vatandaşlarına yapılan muamele farklılık göstermektedir. Bu farklılığın gerekçeleri, neden bazı vatandaşlarımızın bazı zamanlarda kenara çekilip hesaba çekildiği ve neden diğerlerinin sorun yaşamadan geçtiği soruları zaten pek çok mercide tartışılmaktadır. Görünen o ki pek çok değişken var TC vatandaşının göreceği muameleyi belirleyen: Çin’e geliş amacı, çalıştığı kurum, cinsiyeti, görünüşü, pasaportundaki diğer damgalar, Çin’e giriş yaptığı sınır kapısı, mesleği, beraberindeki kişiler… Benim hakkında yazmak istediğim şey Çin'in tutumu değil zaten; Türklerin bu konuda gösterdikleri, kimi zaman iyi gözlem yapamamaya (empatik olamamaya), kimi zaman da ideolojik bakış açısına ya da sosyal statünün korunması amacına yenik düşmeye dayanan iddialardır.

Gelin soruna nesnel bakalım. Ben Çin devletine bağlı bir okulda çalışıyorum. Müdürüm Çinli, çalıştığım okuldaki öğretmenlerin %98'i Çinli, okulda öğretilen müfredat Çin Eğitim Bakanlığı'na (ya da muadili neyse!) ait bir müfredat. Ne çalıştığım okulun ne de okulda çalışan herhangi bir öğretmenin Türkiye'yle veya Çin'de yaşayan müslüman halklarla bir ilişkisi var. Buna rağmen Çin'e giriş çıkışlarda kenara çekilme olasılığım %50 civarında. Frekans tablosu yapıp hesaplamadım ama bu oranın az çok doğru olduğunu düşünüyorum. Örneğin geçen yıl Şanghay'dan çıkış yaparken durdurmuşlardı, bu yıl Pekin'den çıkarken bir sorun yaşamadım ama Nanjing'den girerken bir saatten fazla bir süre bekletildim. Üstelik yanıma bir de silahlı er diktiler. Doğru söylediğimi teyit etmek için çalıştığım okulu arayıp, Çince konuşan birisine benim gerçekten iddia ettiğim kurumda çalışıp çalışmadığımı sordu. Ne pasaporttaki damgaya güvendi ne de sigorta kartımda geçen okul adına. Kısacası, her yanımla yasal olmama rağmen sorguya çekildim, hak etmediğim bir muameleye maruz bırakıldım. Benimle aynı uçakta gelen yabancıların hiçbirisi bekletilmedi. Hepsi, ellerini kollarını sallayarak geçtiler.    

Bu durumda ZW'nun iddia ettiği önermenin yanlış olduğunu kanıtlamış oluyoruz. Zaten bu tür tümel önermelerin yanlışlanması için tek bir karşıt örnek yeterlidir. Yani "Yasal yollarla ülkeye giriş yapmaya çalışanlar kesinlikle durdurulmuyor." önermesi doğru değildir. TC vatandaşlarına kuşkuyla yaklaşma, pasaportu gördükleri anda işkillenme ve pasaportu alıp amirleriyle fikir teatisinde bulunmaya gitmeleri, uzun süre geri gelmemeleri, bekleyen kişiye hiçbir bilgi vermemeleri zaman zaman vuku bulmaktadır. Bu can sıkıcı olay neden gerçekleşmektedir, hangi gerekçelerle sınırdaki memurlar bizleri durdurmaya karar vermektedirler... Bu soruları yanıtlamak için gerekli bilgi birikimine ve kaynağa sahip değiliz. Sorun diplomatik de olabilir yukarıda sözünü ettiğim değişkenlere olasılıksal bir fonksiyonla (deterministik olmayan) bağlı da olabilir.

Gelelim Türklerin bu konudaki tavırlarına, yani benim asıl değinmek istediğim mevzuya. Eğer Çin'de yaşayan Türklerin bulunduğu bir gruba derdinizi yazarsanız üç farklı tepkiyle karşılaşırsınız.

1. Sorunu kökten reddedenler: Ben rahatlıkla ülkeye girip çıkıyorum. Demek ki yasa dışı yollarla gelmek isteyenlere zorluk çıkarıyorlar. Oh olsun, canıma değsin. Aferin Çin'e. Bu ülke mükemmel bir ülke, Türkler buraya da bozgunluk çıkarmaya geliyorlar. Bozgunluk çıkarmaya gelenleri Çin almasın. (Biraz daha ileriye gidip “Ne Mutlu Çinliyim Diyene!” ifadesini sona ekleyebilirler.)

2. Sorunun varlığını kabul edip, yetkilileri çözüme davet edenler: Bu sorunlar vardır ama biz vatandaşların yapacağı bir şey yoktur. Sessiz kalmak en iyisidir, zamanla çözülecektir. Bir icraat yapılacaksa diplomatik düzeyde yapılmalıdır. Ayrıca Çin sınırlarını korumak için istediğini yapar. Kimse karışamaz. Şikâyet etmeye hakkımız yoktur.

3.  Sorunun var olduğuna emin olanlar, bundan bizzat muzdarip olup mızmızlananlar. Bu gruptakiler kendisi yabancılar kuyruğunda beklerken, tüm diğer yabancıların geçmesine içerleyip, kendilerinin bekletilmesine kızanlardır. "Bir Amerikalı, bir İngiliz, bir Taylandlı, bir Yunan rahatlıkla geçiyor da ben neden geçemiyorum? Benim pasaportuma bu muameleyi yapmaya ne hakları var? Ben ne yaptım da bu muameleye maruz kaldım?" gibi soruları soranlardır. Öyle ki bir Amerikalı, turist vizesiyle geldiğinde ona ne otel adresi sorarlar ne de Çin’de nerelere gideceğini. Elini kolunu sallayarak girer. Sen, çalışma iznin ve oturma iznin pasaportunda işlenmiş olduğu halde giremezsin.

Birinci gruba dâhil olanlar genelde Çin'de rahat bir yaşamı ve iyi bir kazancı olup, huzurunun kaçmasını istemeyenlerdir. Keyifleri kaçsın istemezler. Ya kendi kurdukları işleri vardır ya da büyük bir şirket tarafından yüksek bir gelir garantisiyle buraya gönderilmişlerdir. Kendileri gibi olmayanların zaten Çin’de ne işleri vardır. İpini koparan Çin’e gelmektedir, burayı da Türkiye’ye benzetmektedirler. Hak ettikleri muameleyi gördükleri için kimsenin şikâyet etmeye hakkı yoktur.

İkinci gruba dâhil olanlar "İyi kötü ülkeye girdik, ekmeğimizi kazanıyoruz. Fazlasını talep edenler şımarıklık yapıyor." diyenlerdir. Bu  grup Çin'i kendileri için bir nimet olarak görür. Çin fırsatlar ülkesidir, bugün olmazsa yarın yüzleri gülecektir. Önemli olan suyuna gitmektir, sabırlı olmaktır. Çin’e müteşekkir olmak gerekir.  

Üçüncü grup ise ülkeye alınmamayı gururlarına yediremeyen, haksızlığın -kimin başına gelirse gelsin- sonlandırılmasını isteyenlerdir. Gidecek mercileri olmadığı için elmek gruplarında ya da benzeri forumlarda şikâyetlerini yazarlar. Umarlar ki bir yetkili yazılanları okur, Çinli yetkililerle görüşür. Naiftirler, naif oldukları için de umutludurlar. Çin'de iş bulup -yabancı ya da Çinli işveren- gelen; yönetici, mühendis, öğretmen gibi meslekleri icra edenlerdir. Belki de en çok bunlar durduruluyordur çünkü sınırdaki görevli inanmaz Türkiyeli bir mühendisin / öğretmenin Çin'de çalışabileceğine. Mesleğin, yukarıda sözünü ettiğim denklemin bir değişkeni olması bu gruptaki insanlar için daha belirgindir.

Ben şahsen son gruba giriyorum çünkü yasal olmayan bir yanım olmadığı gibi son üç yıldır bu ülkeye vergi veren, kazancının en az yarısını bu ülkede harcayan birisiyim. Bu ülkenin çocuklarına matematiksel düşünme yöntemini öğretiyorum, bu ülkenin gençlerine yeri geldiğinde ahlak dersi verip yeri geldiğinde onların sorunlarıyla ilgileniyorum. Mesleğiyle gurur duyan bir öğretmen olarak "Neden diğer vergi ödeyen vatandaşlardan farklı bir muameleye maruz bırakılıyorum?" diye sormaya hakkım olduğunu düşünüyorum. Birileri bu tavrı şımarıklıkla, haddini aşmakla ya da kendini bir halt sanmakla ilişkilendirebilir. Bu haksız muameleye karşı tavır koymanın doğasındaki haklılığı değiştirmez. Benim mağduriyetten mağruriyet üretmek amacı taşıdığımı iddia etmeleri de benim tavrımı sarsmayacaktır.  

Burada yaşayan Türklerin en büyük sorunu da maalesef başkalarının sorunlarına empati gösterememeleriyle başlıyor. Ben “Sınırda durduruldum, bir saat bekletildim, yanıma da silahlı asker diktiler.” diyorum ama keyfi yerinde arkadaşlar “Yasal yollarla gelenlere bir şey olmuyor.” deyip geçiştiriyorlar. Neden? Korktukları için! Şikâyetler artar da Çin hükümeti kendilerini de zor duruma sokacak bir düzenlemeye geçer diye endişeleniyorlar. Ya da ülkeye giren Türklerin kalitesinin düşmesinden, kendileri gibi yüksek noktaları hedefleyen insanların oranının düşmesinden endişe ediyorlar. Ben daha önce Tayland’da ve Vietnam’da aynı mesleği icra ettim ve tek bir kere bile sınır kapısında bekletilmedim. Çin bunu yapıyorsa ve sistematik olarak birileri mağdur oluyorsa, sorunun çözülmesini talep etmek ve yetkililerden harekete geçmelerini istemek; bu ülkeye emek harcayan insanların en doğal hakkıdır. Evet, sınırda bir saat bekletilmek çok da büyütülecek bir mağduriyet değildir ama tekrar ettiği sürece küçük de görülemez, görülmemelidir. 


 
İnternetten bir resim. Ben çekmedim.