Öykünün fikir babası Gündüz Vassaf’a
Hükümetten Şok
Açıklama: Dinler Özelleştiriliyor.
Bakanlar Kurulu’nun Temmuz ayı sonunda yaptığı toplantıdan
sürpriz bir karar çıktı: Dinler Özelleştiriliyor, Cemaatler Artık Fiş Kesmek Zorundalar
ve Dini Liderler CEO Olarak Anılacaklar.
Konuyla ilgili daha geniş bilgi almak için YHA’dan arkadaşımız
Filiz Yalın, kaldırılan Diyanet İşleri Başkanlığı görevini üstlenen Türkiye
Dinleri Holding’in CEO’su Yusuf Musa Yunuscan ile makamında görüştü.
Filiz: Sayın Yunuscan, büyük bir kafa karışıklığı var insanlarda.
Herkes bir şey söylüyor ama kimin neyi doğru neyi yanlış anladığını bilmek zor.
Siz Türkiye’deki tüm din işlerinden sorumlu olan kişisiniz. Ne diyeceksiniz
yeni kanun hakkında? Ne getiriyor bu kanun, ne götürüyor?
Yunuscan: Filiz Hanım, siz de çok iyi biliyorsunuz ki dinler
toplumu şekillendirmek için var olan üst yapılardan birisidir. Tıpkı reklam
şirketleri ya da siyasetçiler gibi, din adamları da karar verme, verilen
kararları uygulama ve sonuçlarını ciddi bir şekilde takip etme gibi toplumu
yakından ilgilendiren üç ana mekanizmada söz sahibidirler. Bu noktadan bakınca
bir dini liderin, bir şirket yöneticisinden farkı yoktur. İşte hükümetimiz de
bu benzerliklerin farkına vardı ve aradaki özde olmayan ama adlarda kalan
farkları kaldırdı. Mesela ben Türkiye Dinleri Holding’in CEO’su konumundayım
artık. Benim altımda; sayın Ahmet Necip Sırmacı Müslüman Türkiye A. Ş.’nin CEO’su,
sayın Yorgos Bartamleyus Hristiyan Türkiye A. Ş.’nin CEO’su, sayın Şalom Moşe
Musevi Türkiye A.Ş.’nin CEO’su. Bu liste
böyle gidiyor. Hepsini saymaya gerek yok.
Filiz: Peki ya Aleviler? Onlar için de bir alt şirket var
mı?
Yunuscan: Filiz Hanım, siz de biliyorsunuz ki hükümetimiz
Aleviliği ayrı bir din olarak değil de İslam’ın Şii koluna bağlı bir mezhep
olarak görüyor. Bu durumda onlar da sayın Sırmacı’nın önderliğinde hizmet
verecekler. Bu demek değil ki Sünni Müslümanlarla aynı hizmeti alacaklar,
sadece kendilerine ait bir CEO’ları olmayacak ve borsada Müslüman Türkiye A. Ş.
adıyla işlem görecekler. Bunun dışında sayın Sırmacı’nın Alevi vatandaşlarımızı
memnun edecek icraatlara çoktan başladığına eminim.
Filiz: Peki bu özelleştirme ne getirecek, ad değişikliğinden
başka?
Yunuscan: Çok şey. Her şeyden önce devlet dinlerden
desteğini çekecek. Bundan sonra her din kendi başına ayakta durmaya çalışacak,
tıpkı özel şirketler gibi. Müşterilerinden abonelik ücreti toplayacak. Bunun
karşılığında halka hizmet edecek, nasihatler verecek, insanları doğru yola
davet edecekler. Hizmetlerden faydalanmak istemeyenler aboneliklerini sonlandıracaklar,
daha fazla hizmet talep edenler aboneliklerini bir üst kademeye
çıkarabilecekler. Artık öyle camilerde ezan okunmayacak. Abonelerin evlerine
yerleştirilen özel bir sistem günde beş defa ezanı okuyacak, Ramazan ayında sahur
vaktinde davulu çalacak. Hristiyan vatandaşlarımız için de aynı şey geçerli. İsterlerse
evlerinde dinleyebilecekler zangocun çaldığı çanları ve Pazar ayinini. Camiler,
Cemevleri, Kiliseler, Sinagoglar yine açık olacaklar. Sadece etraflarına
rahatsızlık veremeyecekler. Özgürlükler ülkesine yakışan da budur. İsteyene
istediğini vermek, istemeyeni muaf tutmak.
Filiz: İlginç! Peki, devlet dinlerin elde ettiği paralardan
vergi alacak mı?
Yunuscan: Tabii ki Filiz hanım, tabii ki! Ben boşuna mı Türkiye
Dinleri’nin CEO’su oldum? Biliyorsunuz, ben aslen muhasebeciyim. Yıllarca yurt
dışında ve yurt içinde, bankalarda ve büyük şirketlerde milyar dolarlık
anlaşmaların hesaplarını tuttum, vergileri ödedim. Benim bu göreve getirilmemin
nedeni de bu. Dinlerin kasasına giren her kuruştan haberimiz olacak, hepsini
vergilendireceğiz. Vergisi alındıktan sonra kalan parayla ne yaparlarsa
yapsınlar. İster cami açsınlar, ister kiliselerini satsınlar, isterlerse
sinagogun bahçesine dev şamdanlar diksinler. Müşteriler memnun olduktan sonra
biz karışmayız. Sonuçta şirketlerin hisse değerleri borsada değer görecek.
Filiz: Şu borsa konusunu biraz aydınlatır mısınız? Az önce
de sözü geçmişti, unutmadan sorayım.
Yunuscan: Şirket statüsünde oldukları için tüm diğer
şirketlerin faydalandığı nimetlerden faydalanacaklar. Mesela Müslüman Türkiye
CEO’su bir karar aldı ve karar sonunda şirketin hisseleri düşmeye başladı ya da
yatırımcılar Musevi Türkiye’ye, Hristiyan Türkiye’ye kaçmaya başladı, ne
yapacak? Hemen kararı geri alacak, tekrar düşünecek, müşteriyi nasıl memnun
ederim sorusunu bir daha soracak. Yok artık öyle eskisi gibi, eski tas eski
hamam. Çalışacaksınız, yeni ürünler piyasaya sunacaksınız, insanları
inovasyonla büyüleyeceksiniz. Büyüleyeceksiniz
ki abone sayınız artsın, hisseleriniz değer kazansın. Bugüne kadar yan gelip
yatarak, devletin verdikleriyle geçindiler. Artık devir değişti, ekonomi dinler
üstü bir konuma geçti. Televizyonlarda, ekranların altında göreceksiniz o gün hangi
şirketin ne kadar değer kazandığını. İsterseniz satacaksınız hisselerinizi,
isterseniz tutacaksınız elinizde. Dolar –Türkiye İslam, Avro-Türkiye Alevilik,
Altın-Türkiye Hristiyanlık gibi pariteler sürekli olarak doğru bir şekilde, en
güvenilir kanallarla halkımıza iletilecek. Kimse kimseyi kandıramayacak, kimse
kimsenin ekmeğini yiyemeyecek.
Filiz: Peki reklam? Reklam verebilecek mi bu şirketler?
Yunuscan: Dedim ya! Tıpkı diğer şirketler gibi; televizyona,
internete, radyoya reklam verebilecekler. Yalnız hükümetin bu konuda bazı katı
kuralları olacak. Mesela,” cennette denize nazır yamaçta, havadar arsa” gibi tutamayacakları
sözleri vermelerini engelleyeceğiz. Haksız rekabetin ve tekelleşmenin de önünü
keseceğiz. Bunun dışında müşteri çekmek için kampanyalar düzenleyebilirler.
Nasıl ki telefon şirketleri numaranızı değiştirmeden sizin hattınızı başka bir
şirkete devredebiliyor, Türkiye Dinleri A. Ş.’nin çatısı altında işlem gören
şirketler de adınızı değiştirmeden aboneliğinizi başka bir şirkete geçirebilecekler.
İsterseniz aboneliğinizi gizli tutabileceksiniz, isterseniz kimlik kartınıza
yazdırabileceksiniz.
Filiz: Peki, aynı anda iki dine abone olabilecek miyiz? Yeni
doğan çocuklar?
Yunuscan: Bu sorunun iki yönü var. Teorik olarak bizim
açımızdan sorun yok. Her iki dinin de abonelik ücretini ödediğiniz sürece
hizmet almaya devam edebilirsiniz. Fakat, diyelim ki iki aboneliğiniz de
sürüyorken –Allah göstermesin!- bir kazaya kurban gittiniz. Cenaze töreni nasıl
düzenlenecek? Bu teknik sorun ileriki dönemlerde halledilebilecek bir şey.
Şimdilik erken ama ikinci ve daha sonraki aboneliklerden cenaze törenleri
hizmetini çıkarabiliriz. Böylece kişinin cenaze töreni ilk aboneliğine göre
düzenlenebilir. Ya da bu kararı tamamıyla abonemize bırakabiliriz. Dediğim gibi,
henüz erken. Daha çok çalışmamız gerekiyor bu ince detaylarla.
Yeni doğan çocuklara gelince. Onların durumu da biraz
karışık. Şimdilik çocukları ebeveynlerinin abonelikleri üzerine kaydediyoruz,
tıpkı pasaportlarda uygulandığı gibi ve bundan ek ücret talep etmiyoruz. Çocuk
18 yaşına gelir gelmez kendi seçimi doğrultusunda aboneliğini gerçekleştirecek.
Filiz: Anladım. Şimdi aklıma gelen bir soruyu sorayım,
elimdeki listeden devam etmeden önce. Hiçbir dine abone olmama hakkımız var mı?
Mesela ben ateistim ve herhangi bir dini hizmet almak istemiyorum. Mümkün mü
bu?
Yunuscan: Maalesef hayır, ateist vatandaşlarımız için de
Ateist Türkiye A. Ş. Şirketimiz var. Hiçbir hizmet almak istemeyen
vatandaşlarımız bu hizmete abone olmak zorundalar. Böylece biz de bileceğiz
onları nasıl mutlu edeceğimizi, onlara aylık seküler ahlak dergileri
göndereceğiz. Ayrıca ateist vatandaşlarımızın yoğunlukta olduğu bölgelerdeki
panolara dinsel mesaj içeren reklamları koymayacağız, ibadethaneleri istek
doğrultusunda kütüphaneye ya da seküler ahlak merkezlerine dönüştüreceğiz. Bu hizmetler için de ücret gerekiyor doğal
olarak.
Filiz: Son olarak bir de cemaatleri sorayım. Onlar hakkında
da bir takım düzenlemeler getiriliyor sanırım. Bu konudan bahseder misiniz
biraz?
Yunuscan: Sizin de bildiğiniz gibi, Filiz Hanım, cemaatler
bu ülkenin tartışılmaz bir gerçeği artık. Güçleri, faaliyet alanları belli. Bu
nedenden dolayı hükümet onların kazançlarını da vergilendirmek istiyor.
Dolayısıyla esnafların katıldığı himmet toplantılarında elde edilen gelirlerden
%25, ev hanımlarının katıldığı himmet toplantılarında elde edilen gelirlerden
%20, öğrencilerin katıldığı himmet toplantılarda elde edilen gelirlerden %15
vergi alınacak. Her himmet toplantısında devletin belirlediği bir muhasebeci fiş kesecek ve vergiyi anında tahsil edecek.
Filiz: Peki, cemaatler borsada işlem görecek mi?
Yunuscan: (Gülerek) Şimdilik hayır ama ileride bunu da
düşünüyoruz. Önce biz bir girelim, neler oluyor görelim. Halk abonelik
sistemine alışsın. Mutlaka, Türkiye Müslümanları A.Ş. kendi müşterilerini
memnun etmek için bir takım yaratıcı çözümler bulacaktır. Mesela Cuma vaazını
evinde dinlemek isteyenlere bağlı bulundukları cemaate göre bir hizmet
sunabilir. Aboneler, Gülen’in gündem üzerine görüşlerini bildirdiği bir
konuşmasını ya da Cübbeli Ahmet Efendi’nin güncel bir vaazını evlerinde
dinleyebilirler.
Filiz: Değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür
ediyorum.
Yunuscan: Ben teşekkür ederim. Bu arada size ufak bir
hediyem var. Bakın bu Kur’an okuyan kitap. Kendi kendisini okuyor. İstediğiniz
sayfayı açıyorsunuz, kitap kendisini okumaya başlıyor. Her ayeti Arapçasını okuduktan sonra bir de Türkçe mealini okuyup, izah ediyor. Siz ister takip
ediyorsunuz, ister başka bir işle meşgul olurken dinliyorsunuz. Türkiye
Müslümanları A. Ş. yeni abone olan herkese, promosyon olarak veriyor.
Filiz: Teşekkür ederim sayın Yunuscan. Ben kullanamam ama
babaannem çok sevecektir böyle bir şeyi.
YHA, Filiz Yalın - 2 Ağustos 2012 – Çamlıtepe – İstanbul
PS: Bu haberin/öykünün ana düşüncesi bana ait değil. Türkiye’ye
geldiğimde kitaplığımda Gündüz Vassaf’ın Cennetin Dibi adlı deneme kitabını
gördüm ve 13 sene önce okuduğum bu kitabı tekrar büyük bir iştahla okudum.
Vassaf kitabın bir yerinde dinlerin özelleştirilmesinden ve borsada değer
görmesinden söz ediyor. Bir aydır kafamda dolanıp duruyordu bu düşünce, yağmur
öncesi gökyüzünü dolduran gri bulutlar gibi. Nasip bugüneymiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder