Bu Blogda Ara

02 Ağustos 2012

Hükümetten Şok Açıklama: Dinler Özelleştiriliyor.


                                                                                          Öykünün fikir babası Gündüz Vassaf’a

Hükümetten Şok Açıklama: Dinler Özelleştiriliyor.

Bakanlar Kurulu’nun Temmuz ayı sonunda yaptığı toplantıdan sürpriz bir karar çıktı: Dinler Özelleştiriliyor, Cemaatler Artık Fiş Kesmek Zorundalar ve Dini Liderler CEO Olarak Anılacaklar.

Konuyla ilgili daha geniş bilgi almak için YHA’dan arkadaşımız Filiz Yalın, kaldırılan Diyanet İşleri Başkanlığı görevini üstlenen Türkiye Dinleri Holding’in CEO’su Yusuf Musa Yunuscan ile makamında görüştü.

Filiz: Sayın Yunuscan, büyük bir kafa karışıklığı var insanlarda. Herkes bir şey söylüyor ama kimin neyi doğru neyi yanlış anladığını bilmek zor. Siz Türkiye’deki tüm din işlerinden sorumlu olan kişisiniz. Ne diyeceksiniz yeni kanun hakkında? Ne getiriyor bu kanun, ne götürüyor?

Yunuscan: Filiz Hanım, siz de çok iyi biliyorsunuz ki dinler toplumu şekillendirmek için var olan üst yapılardan birisidir. Tıpkı reklam şirketleri ya da siyasetçiler gibi, din adamları da karar verme, verilen kararları uygulama ve sonuçlarını ciddi bir şekilde takip etme gibi toplumu yakından ilgilendiren üç ana mekanizmada söz sahibidirler. Bu noktadan bakınca bir dini liderin, bir şirket yöneticisinden farkı yoktur. İşte hükümetimiz de bu benzerliklerin farkına vardı ve aradaki özde olmayan ama adlarda kalan farkları kaldırdı. Mesela ben Türkiye Dinleri Holding’in CEO’su konumundayım artık. Benim altımda; sayın Ahmet Necip Sırmacı Müslüman Türkiye A. Ş.’nin CEO’su, sayın Yorgos Bartamleyus Hristiyan Türkiye A. Ş.’nin CEO’su, sayın Şalom Moşe Musevi Türkiye A.Ş.’nin CEO’su.  Bu liste böyle gidiyor. Hepsini saymaya gerek yok.

Filiz: Peki ya Aleviler? Onlar için de bir alt şirket var mı?

Yunuscan: Filiz Hanım, siz de biliyorsunuz ki hükümetimiz Aleviliği ayrı bir din olarak değil de İslam’ın Şii koluna bağlı bir mezhep olarak görüyor. Bu durumda onlar da sayın Sırmacı’nın önderliğinde hizmet verecekler. Bu demek değil ki Sünni Müslümanlarla aynı hizmeti alacaklar, sadece kendilerine ait bir CEO’ları olmayacak ve borsada Müslüman Türkiye A. Ş. adıyla işlem görecekler. Bunun dışında sayın Sırmacı’nın Alevi vatandaşlarımızı memnun edecek icraatlara çoktan başladığına eminim.

Filiz: Peki bu özelleştirme ne getirecek, ad değişikliğinden başka?

Yunuscan: Çok şey. Her şeyden önce devlet dinlerden desteğini çekecek. Bundan sonra her din kendi başına ayakta durmaya çalışacak, tıpkı özel şirketler gibi. Müşterilerinden abonelik ücreti toplayacak. Bunun karşılığında halka hizmet edecek, nasihatler verecek, insanları doğru yola davet edecekler. Hizmetlerden faydalanmak istemeyenler aboneliklerini sonlandıracaklar, daha fazla hizmet talep edenler aboneliklerini bir üst kademeye çıkarabilecekler. Artık öyle camilerde ezan okunmayacak. Abonelerin evlerine yerleştirilen özel bir sistem günde beş defa ezanı okuyacak, Ramazan ayında sahur vaktinde davulu çalacak. Hristiyan vatandaşlarımız için de aynı şey geçerli. İsterlerse evlerinde dinleyebilecekler zangocun çaldığı çanları ve Pazar ayinini. Camiler, Cemevleri, Kiliseler, Sinagoglar yine açık olacaklar. Sadece etraflarına rahatsızlık veremeyecekler. Özgürlükler ülkesine yakışan da budur. İsteyene istediğini vermek, istemeyeni muaf tutmak.

Filiz: İlginç! Peki, devlet dinlerin elde ettiği paralardan vergi alacak mı?

Yunuscan: Tabii ki Filiz hanım, tabii ki! Ben boşuna mı Türkiye Dinleri’nin CEO’su oldum? Biliyorsunuz, ben aslen muhasebeciyim. Yıllarca yurt dışında ve yurt içinde, bankalarda ve büyük şirketlerde milyar dolarlık anlaşmaların hesaplarını tuttum, vergileri ödedim. Benim bu göreve getirilmemin nedeni de bu. Dinlerin kasasına giren her kuruştan haberimiz olacak, hepsini vergilendireceğiz. Vergisi alındıktan sonra kalan parayla ne yaparlarsa yapsınlar. İster cami açsınlar, ister kiliselerini satsınlar, isterlerse sinagogun bahçesine dev şamdanlar diksinler. Müşteriler memnun olduktan sonra biz karışmayız. Sonuçta şirketlerin hisse değerleri borsada değer görecek.

Filiz: Şu borsa konusunu biraz aydınlatır mısınız? Az önce de sözü geçmişti, unutmadan sorayım.

Yunuscan: Şirket statüsünde oldukları için tüm diğer şirketlerin faydalandığı nimetlerden faydalanacaklar. Mesela Müslüman Türkiye CEO’su bir karar aldı ve karar sonunda şirketin hisseleri düşmeye başladı ya da yatırımcılar Musevi Türkiye’ye, Hristiyan Türkiye’ye kaçmaya başladı, ne yapacak? Hemen kararı geri alacak, tekrar düşünecek, müşteriyi nasıl memnun ederim sorusunu bir daha soracak. Yok artık öyle eskisi gibi, eski tas eski hamam. Çalışacaksınız, yeni ürünler piyasaya sunacaksınız, insanları inovasyonla büyüleyeceksiniz.  Büyüleyeceksiniz ki abone sayınız artsın, hisseleriniz değer kazansın. Bugüne kadar yan gelip yatarak, devletin verdikleriyle geçindiler. Artık devir değişti, ekonomi dinler üstü bir konuma geçti. Televizyonlarda, ekranların altında göreceksiniz o gün hangi şirketin ne kadar değer kazandığını. İsterseniz satacaksınız hisselerinizi, isterseniz tutacaksınız elinizde. Dolar –Türkiye İslam, Avro-Türkiye Alevilik, Altın-Türkiye Hristiyanlık gibi pariteler sürekli olarak doğru bir şekilde, en güvenilir kanallarla halkımıza iletilecek. Kimse kimseyi kandıramayacak, kimse kimsenin ekmeğini yiyemeyecek.

Filiz: Peki reklam? Reklam verebilecek mi bu şirketler?

Yunuscan: Dedim ya! Tıpkı diğer şirketler gibi; televizyona, internete, radyoya reklam verebilecekler. Yalnız hükümetin bu konuda bazı katı kuralları olacak. Mesela,” cennette denize nazır yamaçta, havadar arsa” gibi tutamayacakları sözleri vermelerini engelleyeceğiz. Haksız rekabetin ve tekelleşmenin de önünü keseceğiz. Bunun dışında müşteri çekmek için kampanyalar düzenleyebilirler. Nasıl ki telefon şirketleri numaranızı değiştirmeden sizin hattınızı başka bir şirkete devredebiliyor, Türkiye Dinleri A. Ş.’nin çatısı altında işlem gören şirketler de adınızı değiştirmeden aboneliğinizi başka bir şirkete geçirebilecekler. İsterseniz aboneliğinizi gizli tutabileceksiniz, isterseniz kimlik kartınıza yazdırabileceksiniz.  

Filiz: Peki, aynı anda iki dine abone olabilecek miyiz? Yeni doğan çocuklar?

Yunuscan: Bu sorunun iki yönü var. Teorik olarak bizim açımızdan sorun yok. Her iki dinin de abonelik ücretini ödediğiniz sürece hizmet almaya devam edebilirsiniz. Fakat, diyelim ki iki aboneliğiniz de sürüyorken –Allah göstermesin!- bir kazaya kurban gittiniz. Cenaze töreni nasıl düzenlenecek? Bu teknik sorun ileriki dönemlerde halledilebilecek bir şey. Şimdilik erken ama ikinci ve daha sonraki aboneliklerden cenaze törenleri hizmetini çıkarabiliriz. Böylece kişinin cenaze töreni ilk aboneliğine göre düzenlenebilir. Ya da bu kararı tamamıyla abonemize bırakabiliriz. Dediğim gibi, henüz erken. Daha çok çalışmamız gerekiyor bu ince detaylarla.

Yeni doğan çocuklara gelince. Onların durumu da biraz karışık. Şimdilik çocukları ebeveynlerinin abonelikleri üzerine kaydediyoruz, tıpkı pasaportlarda uygulandığı gibi ve bundan ek ücret talep etmiyoruz. Çocuk 18 yaşına gelir gelmez kendi seçimi doğrultusunda aboneliğini gerçekleştirecek.

Filiz: Anladım. Şimdi aklıma gelen bir soruyu sorayım, elimdeki listeden devam etmeden önce. Hiçbir dine abone olmama hakkımız var mı? Mesela ben ateistim ve herhangi bir dini hizmet almak istemiyorum. Mümkün mü bu?

Yunuscan: Maalesef hayır, ateist vatandaşlarımız için de Ateist Türkiye A. Ş. Şirketimiz var. Hiçbir hizmet almak istemeyen vatandaşlarımız bu hizmete abone olmak zorundalar. Böylece biz de bileceğiz onları nasıl mutlu edeceğimizi, onlara aylık seküler ahlak dergileri göndereceğiz. Ayrıca ateist vatandaşlarımızın yoğunlukta olduğu bölgelerdeki panolara dinsel mesaj içeren reklamları koymayacağız, ibadethaneleri istek doğrultusunda kütüphaneye ya da seküler ahlak merkezlerine dönüştüreceğiz.  Bu hizmetler için de ücret gerekiyor doğal olarak.

Filiz: Son olarak bir de cemaatleri sorayım. Onlar hakkında da bir takım düzenlemeler getiriliyor sanırım. Bu konudan bahseder misiniz biraz?

Yunuscan: Sizin de bildiğiniz gibi, Filiz Hanım, cemaatler bu ülkenin tartışılmaz bir gerçeği artık. Güçleri, faaliyet alanları belli. Bu nedenden dolayı hükümet onların kazançlarını da vergilendirmek istiyor. Dolayısıyla esnafların katıldığı himmet toplantılarında elde edilen gelirlerden %25, ev hanımlarının katıldığı himmet toplantılarında elde edilen gelirlerden %20, öğrencilerin katıldığı himmet toplantılarda elde edilen gelirlerden %15 vergi alınacak. Her himmet toplantısında devletin belirlediği bir muhasebeci  fiş kesecek ve vergiyi anında tahsil edecek.

Filiz: Peki, cemaatler borsada işlem görecek mi?

Yunuscan: (Gülerek) Şimdilik hayır ama ileride bunu da düşünüyoruz. Önce biz bir girelim, neler oluyor görelim. Halk abonelik sistemine alışsın. Mutlaka, Türkiye Müslümanları A.Ş. kendi müşterilerini memnun etmek için bir takım yaratıcı çözümler bulacaktır. Mesela Cuma vaazını evinde dinlemek isteyenlere bağlı bulundukları cemaate göre bir hizmet sunabilir. Aboneler, Gülen’in gündem üzerine görüşlerini bildirdiği bir konuşmasını ya da Cübbeli Ahmet Efendi’nin güncel bir vaazını evlerinde dinleyebilirler.

Filiz: Değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.

Yunuscan: Ben teşekkür ederim. Bu arada size ufak bir hediyem var. Bakın bu Kur’an okuyan kitap. Kendi kendisini okuyor. İstediğiniz sayfayı açıyorsunuz, kitap kendisini okumaya başlıyor. Her ayeti Arapçasını okuduktan sonra bir de Türkçe mealini okuyup, izah ediyor. Siz ister takip ediyorsunuz, ister başka bir işle meşgul olurken dinliyorsunuz. Türkiye Müslümanları A. Ş. yeni abone olan herkese, promosyon olarak veriyor. 

Filiz: Teşekkür ederim sayın Yunuscan. Ben kullanamam ama babaannem çok sevecektir böyle bir şeyi.

YHA, Filiz Yalın - 2 Ağustos 2012 – Çamlıtepe – İstanbul

PS: Bu haberin/öykünün ana düşüncesi bana ait değil. Türkiye’ye geldiğimde kitaplığımda Gündüz Vassaf’ın Cennetin Dibi adlı deneme kitabını gördüm ve 13 sene önce okuduğum bu kitabı tekrar büyük bir iştahla okudum. Vassaf kitabın bir yerinde dinlerin özelleştirilmesinden ve borsada değer görmesinden söz ediyor. Bir aydır kafamda dolanıp duruyordu bu düşünce, yağmur öncesi gökyüzünü dolduran gri bulutlar gibi. Nasip bugüneymiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder