Üyesi
olduğum Çin gruplarından birisinde şöyle bir mesajlaşma geçti geçen gün.
Mesajları aşağıya geçiyorum. Ardından da kendi analizimi ekledim.
Ben yakın zamanda
Çin'e gidip döndüm ve ne havaalanlarında ne de otellerde bir problemle
karşılaştım. Vize işlemleri ve Çin'e giriş hakkında son durum bilgisi
paylaşabilirseniz çok sevinirim.
XY
--
Çin
Devletinin hukuk kuralları çerçevesinde giriş çıkış yapan vatandaşlarımızın
başına bir şey gelmiyor. Yasa dışı bir şekilde ikamet eden vatandaşların başına
gelen olayların Türkiye Devletine mâl edilmesi gereksizdir.
ZW
--
Çin'in sınır kapılarında TC vatandaşlarına yapılan muamele farklılık göstermektedir. Bu farklılığın gerekçeleri, neden bazı vatandaşlarımızın bazı zamanlarda kenara çekilip hesaba çekildiği ve neden diğerlerinin sorun yaşamadan geçtiği soruları zaten pek çok mercide tartışılmaktadır. Görünen o ki pek çok değişken var TC vatandaşının göreceği muameleyi belirleyen: Çin’e geliş amacı, çalıştığı kurum, cinsiyeti, görünüşü, pasaportundaki diğer damgalar, Çin’e giriş yaptığı sınır kapısı, mesleği, beraberindeki kişiler… Benim hakkında yazmak istediğim şey Çin'in tutumu değil zaten; Türklerin bu konuda gösterdikleri, kimi zaman iyi gözlem yapamamaya (empatik olamamaya), kimi zaman da ideolojik bakış açısına ya da sosyal statünün korunması amacına yenik düşmeye dayanan iddialardır.
Gelin soruna
nesnel bakalım. Ben Çin devletine bağlı bir okulda çalışıyorum. Müdürüm Çinli,
çalıştığım okuldaki öğretmenlerin %98'i Çinli, okulda öğretilen müfredat Çin
Eğitim Bakanlığı'na (ya da muadili neyse!) ait bir müfredat. Ne çalıştığım
okulun ne de okulda çalışan herhangi bir öğretmenin Türkiye'yle veya Çin'de
yaşayan müslüman halklarla bir ilişkisi var. Buna rağmen Çin'e giriş çıkışlarda
kenara çekilme olasılığım %50 civarında. Frekans tablosu yapıp hesaplamadım ama
bu oranın az çok doğru olduğunu düşünüyorum. Örneğin geçen yıl Şanghay'dan
çıkış yaparken durdurmuşlardı, bu yıl Pekin'den çıkarken bir sorun yaşamadım
ama Nanjing'den girerken bir saatten fazla bir süre bekletildim. Üstelik yanıma
bir de silahlı er diktiler. Doğru söylediğimi teyit etmek için çalıştığım okulu
arayıp, Çince konuşan birisine benim gerçekten iddia ettiğim kurumda çalışıp
çalışmadığımı sordu. Ne pasaporttaki damgaya güvendi ne de sigorta kartımda
geçen okul adına. Kısacası, her yanımla yasal olmama rağmen sorguya çekildim,
hak etmediğim bir muameleye maruz bırakıldım. Benimle aynı uçakta gelen
yabancıların hiçbirisi bekletilmedi. Hepsi, ellerini kollarını sallayarak
geçtiler.
Bu durumda ZW'nun iddia ettiği önermenin yanlış olduğunu kanıtlamış oluyoruz. Zaten bu
tür tümel önermelerin yanlışlanması için tek bir karşıt örnek yeterlidir. Yani
"Yasal yollarla ülkeye giriş yapmaya çalışanlar kesinlikle
durdurulmuyor." önermesi doğru değildir. TC vatandaşlarına kuşkuyla
yaklaşma, pasaportu gördükleri anda işkillenme ve pasaportu alıp amirleriyle
fikir teatisinde bulunmaya gitmeleri, uzun süre geri gelmemeleri, bekleyen
kişiye hiçbir bilgi vermemeleri zaman zaman vuku bulmaktadır. Bu can sıkıcı
olay neden gerçekleşmektedir, hangi gerekçelerle sınırdaki memurlar bizleri
durdurmaya karar vermektedirler... Bu soruları yanıtlamak için gerekli bilgi
birikimine ve kaynağa sahip değiliz. Sorun diplomatik de olabilir yukarıda
sözünü ettiğim değişkenlere olasılıksal bir fonksiyonla (deterministik olmayan)
bağlı da olabilir.
Gelelim
Türklerin bu konudaki tavırlarına, yani benim asıl değinmek istediğim mevzuya.
Eğer Çin'de yaşayan Türklerin bulunduğu bir gruba derdinizi yazarsanız üç
farklı tepkiyle karşılaşırsınız.
1. Sorunu
kökten reddedenler: Ben rahatlıkla ülkeye girip çıkıyorum. Demek ki yasa dışı
yollarla gelmek isteyenlere zorluk çıkarıyorlar. Oh olsun, canıma değsin.
Aferin Çin'e. Bu ülke mükemmel bir ülke, Türkler buraya da bozgunluk çıkarmaya
geliyorlar. Bozgunluk çıkarmaya gelenleri Çin almasın. (Biraz daha ileriye
gidip “Ne Mutlu Çinliyim Diyene!” ifadesini sona ekleyebilirler.)
2. Sorunun
varlığını kabul edip, yetkilileri çözüme davet edenler: Bu sorunlar vardır ama
biz vatandaşların yapacağı bir şey yoktur. Sessiz kalmak en iyisidir, zamanla
çözülecektir. Bir icraat yapılacaksa diplomatik düzeyde yapılmalıdır. Ayrıca
Çin sınırlarını korumak için istediğini yapar. Kimse karışamaz. Şikâyet etmeye
hakkımız yoktur.
3.
Sorunun var olduğuna emin olanlar, bundan bizzat muzdarip olup
mızmızlananlar. Bu gruptakiler kendisi yabancılar kuyruğunda beklerken, tüm
diğer yabancıların geçmesine içerleyip, kendilerinin bekletilmesine
kızanlardır. "Bir Amerikalı, bir İngiliz, bir Taylandlı, bir Yunan
rahatlıkla geçiyor da ben neden geçemiyorum? Benim pasaportuma bu muameleyi
yapmaya ne hakları var? Ben ne yaptım da bu muameleye maruz kaldım?" gibi
soruları soranlardır. Öyle ki bir Amerikalı, turist vizesiyle geldiğinde ona ne
otel adresi sorarlar ne de Çin’de nerelere gideceğini. Elini kolunu sallayarak
girer. Sen, çalışma iznin ve oturma iznin pasaportunda işlenmiş olduğu halde
giremezsin.
Birinci
gruba dâhil olanlar genelde Çin'de rahat bir yaşamı ve iyi bir kazancı olup,
huzurunun kaçmasını istemeyenlerdir. Keyifleri kaçsın istemezler. Ya kendi
kurdukları işleri vardır ya da büyük bir şirket tarafından yüksek bir gelir
garantisiyle buraya gönderilmişlerdir. Kendileri gibi olmayanların zaten
Çin’de ne işleri vardır. İpini koparan Çin’e gelmektedir, burayı da Türkiye’ye
benzetmektedirler. Hak ettikleri muameleyi gördükleri için kimsenin şikâyet
etmeye hakkı yoktur.
İkinci gruba
dâhil olanlar "İyi kötü ülkeye girdik, ekmeğimizi kazanıyoruz. Fazlasını
talep edenler şımarıklık yapıyor." diyenlerdir. Bu grup Çin'i
kendileri için bir nimet olarak görür. Çin fırsatlar ülkesidir, bugün olmazsa
yarın yüzleri gülecektir. Önemli olan suyuna gitmektir, sabırlı olmaktır. Çin’e
müteşekkir olmak gerekir.
Üçüncü grup
ise ülkeye alınmamayı gururlarına yediremeyen, haksızlığın -kimin başına
gelirse gelsin- sonlandırılmasını isteyenlerdir. Gidecek mercileri olmadığı
için elmek gruplarında ya da benzeri forumlarda şikâyetlerini yazarlar. Umarlar
ki bir yetkili yazılanları okur, Çinli yetkililerle görüşür. Naiftirler, naif
oldukları için de umutludurlar. Çin'de iş bulup -yabancı ya da Çinli işveren-
gelen; yönetici, mühendis, öğretmen gibi meslekleri icra edenlerdir. Belki de
en çok bunlar durduruluyordur çünkü sınırdaki görevli inanmaz Türkiyeli bir
mühendisin / öğretmenin Çin'de çalışabileceğine. Mesleğin, yukarıda sözünü
ettiğim denklemin bir değişkeni olması bu gruptaki insanlar için daha
belirgindir.
Ben şahsen
son gruba giriyorum çünkü yasal olmayan bir yanım olmadığı gibi son üç yıldır
bu ülkeye vergi veren, kazancının en az yarısını bu ülkede harcayan birisiyim. Bu
ülkenin çocuklarına matematiksel düşünme yöntemini öğretiyorum, bu ülkenin
gençlerine yeri geldiğinde ahlak dersi verip yeri geldiğinde onların
sorunlarıyla ilgileniyorum. Mesleğiyle gurur duyan bir öğretmen olarak "Neden
diğer vergi ödeyen vatandaşlardan farklı bir muameleye maruz
bırakılıyorum?" diye sormaya hakkım olduğunu düşünüyorum. Birileri bu
tavrı şımarıklıkla, haddini aşmakla ya da kendini bir halt sanmakla
ilişkilendirebilir. Bu haksız muameleye karşı tavır koymanın doğasındaki
haklılığı değiştirmez. Benim mağduriyetten mağruriyet üretmek amacı taşıdığımı
iddia etmeleri de benim tavrımı sarsmayacaktır.
Burada
yaşayan Türklerin en büyük sorunu da maalesef başkalarının sorunlarına empati
gösterememeleriyle başlıyor. Ben “Sınırda durduruldum, bir saat bekletildim,
yanıma da silahlı asker diktiler.” diyorum ama keyfi yerinde arkadaşlar “Yasal
yollarla gelenlere bir şey olmuyor.” deyip geçiştiriyorlar. Neden? Korktukları
için! Şikâyetler artar da Çin hükümeti kendilerini de zor duruma sokacak bir düzenlemeye
geçer diye endişeleniyorlar. Ya da ülkeye giren Türklerin kalitesinin
düşmesinden, kendileri gibi yüksek noktaları hedefleyen insanların oranının
düşmesinden endişe ediyorlar. Ben daha önce Tayland’da ve Vietnam’da aynı
mesleği icra ettim ve tek bir kere bile sınır kapısında bekletilmedim. Çin bunu
yapıyorsa ve sistematik olarak birileri mağdur oluyorsa, sorunun çözülmesini
talep etmek ve yetkililerden harekete geçmelerini istemek; bu ülkeye emek
harcayan insanların en doğal hakkıdır. Evet, sınırda bir saat bekletilmek çok da büyütülecek bir mağduriyet değildir ama tekrar ettiği sürece küçük de görülemez, görülmemelidir.