Eylül ayında yazdığım "Yağmurun Durmasını Bekleyen Adam" başlıklı öyküyü Arkitera'nın açmış olduğu "Ya Sonra?" temalı öykü yarışmasına göndermiştim. Öykü, 96 katılımcı arasından birinciliğe layık görüldü ve Alef yayınları tarafından "Ya Sonra?" adlı bir öykü derlemesinde ilk öykü olarak basıldı.
Yarışma sonucunun haberine buradan ulaşılabilir.
Ödül törenine doğal olarak ben katılamadım. Benim yerime ödülü abim aldı. Ödül töreninin haberi ve fotoğrafları burada.
Öykünün yayın hakları Alef yayınevinde olduğu için bloga koyamıyorum. Tadımlık olarak ilk iki paragrafı aşağıya ekliyorum. Uzun bir öykü zaten (5000 küsür kelime), internet üzerinden okunması zahmetli. Yine de okumak isterseniz bana (rizaarican@gmail.com) bir elmek gönderin, ben size pdf olarak öyküyü göndereyim.
Yarışma sonucunun haberine buradan ulaşılabilir.
Kitabın kapağı |
Ödül törenine doğal olarak ben katılamadım. Benim yerime ödülü abim aldı. Ödül töreninin haberi ve fotoğrafları burada.
Öykünün yayın hakları Alef yayınevinde olduğu için bloga koyamıyorum. Tadımlık olarak ilk iki paragrafı aşağıya ekliyorum. Uzun bir öykü zaten (5000 küsür kelime), internet üzerinden okunması zahmetli. Yine de okumak isterseniz bana (rizaarican@gmail.com) bir elmek gönderin, ben size pdf olarak öyküyü göndereyim.
YAĞMURUN DURMASINI BEKLEYEN ADAM
Hakikaten alığın önde gideniydi ya da yaşına
göre fazlasıyla iyimserdi de bunu bir türlü itiraf edemiyordu kendine! Hoş, bu
ikisinin aynı şey olduğunu iddia etsek bile kayda değer bir itiraz yükselmez
insanlardan. Güzel havaya güvenmek de önüne çıkan her yakışıklıya güvenmek
gibidir. Bunu kadınlar bilir ancak. Hele de Ç gibi güneşin yüzünü rüşvet
karşılığında gösterdiği bir kentte, kim olsa şaşar böylesi bir
maceraperestliğe.
Alıktı, iyimserdi, herkesle ve her şeyle iyi
geçinirdi, düşmanı yoktu ama dostu da yoktu, hepsinden öte gençti, toydu,
deneyimsizdi. Böyle olmasaydı neden çıksındı sokağa koşarcasına,
güneşin azıcık bir göz kırpışını görür görmez? Bilmiyor muydu kentin kapısında
kara bulutların sıraya girdiklerini? Biliyordu da takmıyor muydu? Günlerdir
evine tıkılıp, kitaplardan başını kaldırmayışıydı belki de içindeki yayı bu
derece geren. Öyle ya, ne kadar sıkışırsa yay o kadar yükseğe sıçrardı, hem de
en beklenmedik zamanda.
.....
Kitabın idefix kitap mağazasındaki ağbağı da burada. Okumak isteyenler kitabı buradan edinebilirler.