2012 yılında,
dönemin Milli Eğitim Bakanı Halil İbrahim Yavaş tarafından çıkarılan ve
öğretmenlerin ders sonlarında öğrencilerinden bahşiş almalarına izin veren yasa öğretmenler tarafından karışık tepkilerle karşılanmış, kimi siyasetçilerin ve
ekonomistlerin olumlu yaklaşımlarına rağmen, eğitim camiasında ciddi
tartışmalara yol açmıştı. Milli Eğitim Bakanı Irmaklı, dün gerçekleşen şûradan hemen sonra yapılan basın toplantısında; hükümetin, eğitimde yenilik politikalarının bir adım daha ileriye götürdüğünü ve bundan sonra öğretmenlerin derslerde kullandıkları her türlü
eğitim öğretim malzemesi üzerine reklam alabileceklerini açıkladı.
Basın açıklamasından hemen sonra uğradığımız bir okuldaki öğretmeni, bir yıllık reklam gelirlerini hesaplarken bulduk. |
Basın toplantısında
konuşan, çiçeği burnunda Eğitim bakanı Faruk Doğan Irmaklı; Eylül 2015’te
başlayacak olan eğitim öğretim yılı için uzun süre tartışılacak yeniliklerin
müjdesini verdi. Arapçanın liselerde, Osmanlıcanın ortaokullarda zorunlu ders
olacağı, fizik derslerinin seçmeli hale getirileceği, matematik derslerinin
haftada altı saatten haftada üç saate indirileceği, açığa çıkacak üç saatlik
dersin de İslam Tarihi dersleriyle doldurulacağına değinen bakan; konuşmasının
sonlarına doğru uzun süredir kulislerde gezinen ve dedikodusuyla bile pek çok
insanı rahatsız eden reklam konusuna
değindi. Beklenenden uzun süren basın toplantısında bakan Irmaklı özetle
şunları söyledi:
Değerli basın
mensupları, çalışma arkadaşlarım, sayın eğitimciler;
Çok iyi biliyorsunuz ki ben üç yıl Ekonomi Bakanı
olarak halkımıza ve hükümetimize hizmet verdim. Şimdi de yeni görevimde farklı
ufuklar açmak, gidilmemiş yolları denemek için takım arkadaşlarımla birlikte
kolları sıvadım, olmaz olmaz deyip imkansızın peşine düştüm. Gerek Ekonomi Bakanıyken,
gerek daha öncesinde Güreş Federasyonu Başkanıyken; kendime hep şu soruyu
sordum: Bizim halkımız neden bu kadar meraklı milyarlarca dolarlık reklam
gelirlerini facebook gibi, youtube gibi yabancı firmalara yedirmeye? O firmalar
bizim hükümetimize tek kuruş vergi vermezken, kazandıkları tüm parayı alıp
kendi ülkelerine götürürken; neden benim halkımın cebindeki para eksilsin?
Aynı okulda bir başka öğretmen, bakanlığın bu düşüncesinin ne kadar saçma olduğunu öğrencilerine anlatmakla meşguldü. |
Bu yüzden hem İletişim ve Teknoloji Bakanlığıyla
hem de Maliye Bakanlığıyla ortak bir çalışma
yürütüyoruz. Birkaç aya kadar, Türk örf ve adetlerine uygun senboru.com, cikcikmuhabbet.com
ve kitab-ulsuret.com gibi sayfaları halkımızın kullanımına sunacağız. Bize
özgürlük düşmanı, baskıcı, yobaz diyenlerin beklediği gibi ne facebook’u ne youtube’u kapatacağız. Yalnız,
şunu unutmamalıyız ki Türkiye bir hukuk bir devletidir ve hukuk devleti olmanın
gereğince kendi yasalarına aykırı bir olayla karşılaştığında gerekli önlemi
alacaktır. Yabancı sosyal paylaşım siteleri eğer devlet sırlarımızı ortaya
saçar, devlet büyüklerimiz hakkında yapılan hakaret içerikli resimleri,
videoları ve yorumları silmezlerse; biz de gereğini hükümet olarak yapacağız.
Bunun yanında reklam gelirlerinden daha geniş bir
payın ülkemizde kalması için öğretmenlerimize bahşişin yanında bundan sonra
reklam da alabileceklerini müjdeliyoruz. Sistem nasıl mı işleyecek? Bakınız
anlatayım. Her öğretmen öğrencilerine sınav ve ödev kağıdı verir, derste
göstermek için sunumlar hazırlar, videolar çeker, resimlerden albümler yapar. Öğrenciler,
öğrenmenin bir parçası olduğu için derslerde bu sunumlara bakar, sınavlara
girer, eve gidince ertesi güne yetişmesi gereken ödevi yapar. Ülkemizdeki
milyonlarca öğrenciyi düşünürseniz, öğrencilere verilen kağıtların ve sanal
dosyaların milyarlarca sayfaya ulaştığını tahmin edebilirsiniz. Her gün yüz milyonlarca
sınav ya da ödev kağıdı öğrencilerin ellerinde geziniyor, her gün milyonlarca
resim ve video öğrenciler tarafından izleniyor. Bir öğrenci elindeki kağıda en
çok sınav ya da ödev sırasında bakar. İşte biz bu dikkatin, bu yoğunluğun, bu eşsiz
anın peşindeyiz.
Sınav sorularına yoğunlaşmış öğrenciler. Artık bu stresli anların yerini reklam izleyen seyircinin mutlu yüzü alacak. |
Reklam dediğimiz mucize de bu milyarlarca izlenimi
değerlendirmek için var. Örneğin; bir öğretmen bir gün önce yemeğe koyduğu
salçayı çok beğendi ve bu salçanın etrafındaki insanlar tarafından da beğenilebileceğini
düşündü. Bu öğretmen arkadaş, hemen salça firmasını arıyor ve kendisinin Milli
Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen olduğunu, mümkünse salçanın reklamlarını bir yıl
boyunca öğrencilere vereceği sınav, ödev, proje, ders notu gibi bilimum metinde
yapabileceğini söylüyor. Firma da duruma sıcak bakarsa, hem bir yıllık kağıt,
fotokopi ve mürekkep masrafını üstleniyor hem de öğrencilere verilecek
metinlerin uygun bir yerine kendi reklamını koyuyor. Böylece hem bakanlığımız
kağıt ve mürekkep gibi iki büyük masraf kaleminden kurtuluyor hem de öğretmenimiz
maaşına ilaveten ek bir reklam geliri elde etmiş oluyor. Firma doğal olarak
yapmış olduğu reklamın işe yarayıp yaramadığını ölçmek için okulda ve okul
civarındaki marketlerde pazarlama araştırması yapma hakkına sahip olacaktır ama
bakanlık olarak bu tür çalışmaların yılda iki seferden fazla olmamasına karar
verdik. Eğitimin sekteye uğramaksızın yapılması öncelikli hedefimizdir.
Hükümet olarak reklamların niteliği üzerine tabii
ki çok düşündük. Öyle her ürünün reklamı yapılamayacak ama bisikletten tutun
cep telefonuna kadar pek çok ürün gönül rahatlığıyla Milli Eğitim Bakanlığı’na
bağlı okullardaki öğretmenlerle iletişime geçip, reklamlarını vermeye
başlayabilirler. Bunun yanında gençleri kötü alışkanlıklarla buluşturacak
ürünlerin reklamları kesinlikle engellenecek. Örneğin, bastığı kitaplarla dinsizliği
yaymaya çalışan yayınevleri, batının ahlaksızlığını ülkemizde yeşertmeye
çalışan kitapevleri, hiç boşuna uğraşmasınlar. Biz bu yola millet için çıktık
ve ancak millete hizmet etmek için varız. Kimseden bir korkumuz yok. Amacımız
milletimizin kazanmasını sağlamak, ülkemizin büyük zorluklarla kazandığı
paranın haybeye yurt dışına çıkmasını engellemek ve bir yandan da çok sevgili
öğretmenlerimizin ceplerine üç beş lira fazladan eklemek.
Adının açıklanmasını istemeyen bir bakanlık yetkilisi, bu yasanın birkaç yıl içinde özel okul öğretmenlerini de kapsayacak şekilde genişletileceğini söyledi. |
Ayrıca söylemeden geçmeyeyim. Öğretmen isterse reklamcılığın farklı yöntemlerinden yararlanabilecek. Örneğin; dersinde ürün yerleştirme metoduyla reklam verebilecek. Aynı örnek üzerinden devam edersem; eğer öğretmenimiz Fizik öğretiyorsa X markalı salçayı yuvarlayacak ve hızını hesaplatacak. Sonra sınıfça salçayı yeyip, içi boş kutuyu yuvarlayacak. Aradaki farkı konuşacak, fizik yardımıyla açıklayacak. Öğretmen geometri öğretiyorsa X marka salçanın farklı boyutlardaki kutularını alacak ve sınıfa getirecek. Hangi boyutun hacminin dış yüzey alanına oranın en fazla olduğunu öğrencilere hesaplattıracak. Öğretmen yaratıcılığını konuşturma konusunda özgür olacak; ürün daha fazla sattığı ve firmayla anlaşması sürdüğü müddetçe işine devam edebilecek.
Uluslararası Ürün Yerleştirme Sempozyumu organizatörü Mehmet Yılmazhan, başvuran ilk yüz öğretmene sempozyumlara ücretsiz katılma izni verileceği müjdesi verdi. |
Yeni yasa bununla kalmıyor. Az önce verdiğim
örneğe dönersek; diyelim öğretmen arkadaşımız bir yıl boyunca beğendiği
salçanın reklamını yaptı ve bir nebze para kazandı. Daha fazla kazanmak
isterse, öğretmen arkadaş bu salça firmasının sponsorluğu altında çalışmaya
başlayabilecek. Çalıştığı okulda; salça üzerine etkinlikler düzenleyecek; salçanın
tarihi ve felsefesi üzerine konferanslar tertip edecek, hatta gerekirse örf ve
adetlerimizin makul gördüğü sınırlar içerisinde okulda salça güzeli seçecek. İsterse
bu etkinlikleri civardaki okullara yayacak, binlerce öğrenciye ve öğretmene sevdiği
salça markasını tanıtacak.
Yasa doğal olarak öğretmenin bu işlerden
kazanacağı paranın vergilendirileceğini söylüyor. Sadece öğretmen değil, devlet
ve halk da kazanacak yani. Bakanlığımız üç yıl önce çıkardığı bahşiş yasasından sonra, reklam yasasıyla öğretmen maaşlarının ağır yükünden kurtulma yolunda
önemli bir adım daha atmıştır. Vatanımıza milletimize hayırlı olmasını
diliyoruz.
Şimdilik bu kadar. Sorularınızı yarın yapılacak
bakanlar kurulu toplantısından sonra yapacağımız basın bildirisinde alacağız.
Hepinizi saygıyla ve sevgiyle kucaklıyorum.
Haber: Enes Başeğmez, Yalan Haber Ajansı