Bu Blogda Ara

31 Ekim 2011


THERE IS NO HAPPY LOVE

Man never truly possesses anything
Not his strength, not his weakness, not his heart
When he opens his arms
His shadow forms a cross
When he tries to embrace happiness
He crushes it
His life is a strange and painful separation

There is no happy love

His life resembles those soulless soldiers
Who have been groomed for a different fate
Why should they rise in the morning
When nighttime finds them disarmed, uncertain
Say these words and hold back your tears

There is no happy love

My beautiful love, my dear love, my torn heart
I carry you in me like a wounded bird
Those who unknowingly watch us walk by
Repeat after me my words and sigh
They have already died in your bright eyes

There is no happy love

By the time we learn to live
It´s already too late
Our hearts cry in unison at night
It takes many regrets to pay for a thrill
Many a misfortune for the simplest song
Many a tear for a guitar´s melody

There is no happy love

There is no love which is not pain
There is no love which does not die
There is no love which does not fade
And none that is greater than your love for your country
There is no love which does not live from tears

There is no happy love
But it is our own love

LOUIS ARAGON






Mutlu Aşk Yoktur Ki Dünyada

Aslında hiçbir şey kâr değil insana
Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği
Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa
Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi
Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara
Mutlu aşk yok ki dünyada

Hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya
İşte o silahsız erlere benzer hayatı
Sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da
Tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları
Söyle yavrum şu sözleri sakın ağlama
Mutlu aşk yok ki dünyada

Güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim
Yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda
Ve görmeden bakanlar şu halimize bizim
Süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra
Ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna
Mutlu aşk yok ki dünyada

Yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan
Ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana
En küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran
Her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya
Ve her kitar havası beslenir bir hıçkırıkla
Mutlu aşk yok ki dünyada

Acılara batmamış bir aşk söyle bana
Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle
Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama
İnan ki senden artık değil yurt sevgisi de
Bir aşk yok ki paydos demiş göz yaşlarına
Mutlu aşk yok ki dünyada
Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa.

LOUIS ARAGON

Çeviren: Cemal Süreya


05 Ekim 2011

Wall Street İşgali ve Üç Maymunu Oynayan Medya

Tunus’da, Mısır’da, Yemen’de ya da Suriye’de protestolar başlayıp, halk sokaklara döküldüğünde bunu bir özgürlük ve demokrasi arayışı olarak lanse eden ve saatlerce aralıksız yayın yapan batı medyasının, kendi arka bahçesindeki olayları görmezlikten gelmesi ne kadar anlamlı değil mi? Üç haftadır ABD’nin finans merkezi olan Wall Street’deki gösterilere CNN, BBC, ABC gibi kanalların neredeyse tamamıyla sırtlarını dönmelerinde şaşılacak bir durum yok aslında. Sabah akşam Amanda Knox’un mahkeme haberleri ve sakatlanan bir futbolcunun görüntüleriyle uğraşmaları da görmezlikten gelme çabalarını ne kadar beceriksizce ortaya koyduklarının bir göstergesidir.

Batı, yüzyıllardır sömürdüğü, kaynaklarını çalıp, kendi çıkarlarına hizmet eden yerel yöneticileri başlarına getirdiği ülkelere hep aynı aşağılayıcı gözlerle bakmıştır. İkiyüzlülüğün sınırı yoktur kazanan taraf için. Mısır’da olaylar yeni yeni filizlenmeye başladığında Mübarek’i destekleyen batı, olaylar çığırından çıkıp Mübarek’in kaybedeceği kesinleşince çabucak taraf değiştirip, halkın yanında boy göstermekten hiç utanmamıştır. Libya’yı işgalle sonuçlanan ve jet hızında gerçekleşen siyasi görüşmeler de Suriye’ye yarım ağızla yapılan uyarılar da aynı düşünce yapısının sonucudur. Batı, her zamanki gibi kendisine kaynakların sorunsuzca akacağı kanallar açma çabasındadır. Bunun adı tabii ki demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi ağızlara sakız olmuş ifadelerle süslenecek, her zamanki gibi insanların emekleri, özgürlük ve barış adına sömürülecektir.

Mısır’da ya da Suriye’de olan olayları lanetlemek kolaydır ve oradaki halkın yanında olmak batılı politikacıya bir zarar vermemektedir. Tam tersine halkın sempatisini kazanmak ve ileride ekonomik yararlar kazanma adına önemli bir stratejidir. Bunun en iyi örneğini Sarkozy’nin bombaladığı topraklara ziyarete gitmesinde ve Hillary Clinton’ın Tahrir Meydanında halka karışmasında gördük.

Çıban ayakta ya da elde çıkınca insanı utandıracak bir rahatsızlık vermez. Peki ya dudakta ya da alnın ortasında çıkarsa? İşte o zaman saklamak ister insan, sokağa çıkmak istemez, görülmekten, konuşulmaktan hicap eder. ABD’deki insanların diğer ülkelerdeki insanlardan farklı olduklarını düşünemeyiz. Dünyanın en pahalı sağlık hizmetinin olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Trilyonlarca dolar vergi parası harcanıp, iflasın eşiğinden kurtulan bankalar ve sigorta şirketleri, kendi ayakları üzerinde yalpalamaya başlar başlamaz, başlarındaki yöneticilere milyonlarca dolarlık bonuslar vermeye başlarlarsa, halkın vereceği tepki bundan başka olamaz, olmamalı.

Hatta tepki konusunda Amerika halkının yavaş ve pasif kaldığını bile söyleyebiliriz. Sonuçta Amerika pek çok sivil devrime tanık olmuş, birçok savaş karşıtı gösteriye kucak açmış bir millettir. Bankalar ve finans şirketleri halkın parasıyla kurtarılıp, insanların emeklilik fonları boşaltılarak, paralar bataklıktaki birkaç sivrisineği öldürmek için harcandığında insanların uzun süre sessiz kalmış olmalarıdır asıl şaşılması gereken.

Sorun, bu paralarla kumar oynayan şirket yöneticilerinin, başkalarının parasıyla risk almayı kahramanlık sayan insanların ortadan kalkmamış olmasıdır. Sistem, Wall Street’deki o kumarbaz brokerlar ve yöneticiler var olduğu sürece bozuk atmaya devam edecektir. Çünkü sistemin temel amacı insanlara mutluluk vermek değil, insanlara mutluluk için yarışma şansı veriyor olmasıdır. Bu demektir ki insanları bazısı çok mutlu olmayı hak edecek, bazısı da çok mutsuz olarak kalacaktır. Bu normal karşılanacak, hayat devam edecek, ara sıra seslerini duyurmak isteyen bu mutsuzlar takımı polis tarafından bastırılıp, medya tarafından ihmal edilecektir.

Wall Street’deki protestolar halkın demokrasiye inancının henüz tükenmediğinin göstergesidir. Politikacılar tarafından değil de dev şirketler tarafından yönetilen ABD vatandaşının her şeye rağmen, özgürlüklerinden ve alınteriyle kazandıkları değerlerden vazgeçmek istemediklerinin bir kanıtıdır. Bu gösteri büyüyüp, gerçek anlamda Arap baharını gölgede bırakacak bir devrime yol açabilir. Ya da sanki hiç olmamış gibi tamamıyla susturulup, o dev şirketler kendi kurdukları düzende yuvarlanmaya devam ederler.

Dünyadaki pek çok ürünün değerini belirleyen, en uzak ülkelerde satılan pamuğun, pirincin, buğdayın, tütünün fiyatlarının speküle edildiği bu piyasalarda oynanan oyunlardan Vietnam’daki çiftçinin,Tayland’daki işçinin bir haberi yoktur. Çünkü onun sabit gelir elde edip, ne kadar çalışırsa çalışsın ailesinin karnını zar zor doyurabilmesinin sonucunda, kazancından arta kalan para, dünyanın bir başka köşesinde, kumarı doğru oynadığı için miyonlarca dolarlık bonusları cebine dolduran yöneticilere gitmektedir. Aynı yöneticiler yanlış kararlar verip, içinde bulundukları gemileri batırdıklarındaysa, halkın parasını kullanan hükümet gemiyi kurtarmak zorunda bırakılmaktadır. Çünkü sistem öylesine birbirine bağımlı, öylesine zincirleme reaksiyonlara açıktır ki bir gemi batarsa, ardından yüzlerce gemi gidecek, tüm bir ülke ekonomisi karanlık diplere sürüklenecektir.

Globalizm diyerek bize yutturmaya çalıştıkları vahşi kapitalizmin son çırpınışı olmayacaktır Wall Street’in işgali. Emeğin sömürüsüne, özgürlüklerin engellenmesine, yoksul ülkelerdeki kaynakların hortumlanıp zengin ülkelerdeki insanlara peşkeş çekilmesine izin verildiği sürece protestolar sürecek, insanlar ellerinden alınan ekmeklerinin hesabını soracaktır. Bugün sıra ABD’dedir, yarın Fransa’da, öbürsü gün Yunanistan’da. Tüm protestalarda olduğu gibi amaç değiştirmek ve değişmektir. İnsanların sesi yükseldikçe, abuk subuk olaylara saatlerce zaman ayırıp, asıl konulardan uzaklaşan medya eninde sonunda akıllanacaktır. Kimbilir belki de, protestacıların sesleri kendi binalarının koridorlarında, kendi stüdyolarının sahne arkalarında duyulmaya başladığında el atacaklardır duruma. Geç olacaktır ama mutlaka olacaktır...

Meraklısına: Wall Street’i işgal eden grubun hazırladığı ilk sayfa: http://occupywallst.org/

6 Ekim’de Özgürlük Plaza’sını işgal etmeyi planlayan kardeş grubun sayfası: http://october2011.org/