Bu Blogda Ara

03 Mayıs 2012

Dikkat, Aile Var!!!


                                      
Duymuşsunuzdur bu lafı parklarda, lokantalarda, kafelerde ve insanların tanışıp kaynaştığı bilimum mekanlarda. Sanırım, devletin şefkatli kanatlarını alabildiğine açıp aileyi koruma altına almasıyla daha sık duyuyoruzdur bu, insanı bir anda savunmasız bırakan, kolunu kanadını kıran, dilini boğazından aşağıya kaçıran ifadeyi. Oturursun bir mekana özlediğin sevgilinle ya da eşinle, bir anlığına için ısınır, tutmak istersin elini. Tam elin eline değmiştir, tam fincandaki kahve daha leziz olmuş, tam yediğin bayat simit ıspanaklı börek tadına bürünmüş, tam dünya aydınlanmış, tüm dert ve tasalar bir anlığına unutulmuştur ki arka masadan herkese ve her şeye hükmetmek istediği belli olan kalın bir ses yükselir. “Hoop, kardeşim! Aile var, aile! N’apıyonuz siz. Ayıp değil mi?” O anda eller ayrışır, arka masada çocukları ve karısı ile oturan adama bakılır.

Yanıt versen kavga çıkacak diye endişe edersin, yanıt vermezsen ezilen olursun, sevgilinin gözünde hiç olursun, demokratik laik ülkende toplum düzenini bozan serseri tinerci olursun, ahlaksız olursun ahlakı hep malum yerde arayanların ayıpçı gözlerinde. Devletin çizdiği dindar genç profiline uymayan ayrıkotu olursun, susarsın. Öyle arâfta kalırsın bir süre, kavga etmeyi gereksiz gören ama yapılanı da gururuna yediremeyen bir genç olarak. O gurur ki seni sen yapar, insanlığının onurunu korur, sadece senin değil tüm insanların onurlarına müdahil olmana vesile olur yeri geldiğinde. Yemeğini bitirip çıkarsın mekandan, unutursun olayı, taa ki benzeri bir olay arkadaşlarınla beraber gittiğin piknikte bir kutu bira içmek isterken ya da parkta buluştuğun sevgilini öpmek isterken tekrar karşına çıkana dek. Behzat Ç 62. bölümünde “Aile Var sahnesi”yle çok güzel parmak basmış bu soruna.


O aile her yerdedir. Kocaman bir gözdür; seni, beni izleyen. Bütün bir toplum olarak aile denen kurumun bekçisiyizdir, o da bizim bekçimizdir. Çocuklarının ve eşlerinin yanlarında sigara içip, tüm aileyi zehirleyen babalara sökmez “aile var” tehditi. Lokantalarda ve kafelerde abuk subuk şiddet içeren filmleri izlerken de yoktur aile etrafta. Peki ya ağza alınmayacak küfürleri sağa sola savuran anne ve babalar, abiler ablalar, çocuklarının yanında karılarını döven kocalar, on üç yaşındaki kızlarını kocaya satanlara ses çıkarmayan analar! Onların yanlarında yetişen, öğrenen, öğrendiğini uygulayan çocuklar parçası değil midir ailenin? Yoktur orada çünkü aile kendisini en çok kendisinden koruması gerektiği halde bunu beceremez, tüm koruganlığını dışarıya savurur. Güçlüdür, onurludur, muhafazakardır!

Ama senin parkta açtığın, açacağın bir kutu bira aynı aile kurumunun köküne dinamit koyar, sevgilinle elele yürümen kimi kentlerin emniyet müdürlerinin kanlarını dondurur, sayfalarında bikini sezonunu açan ünlüyü ifşa eden sözde haber kanalları bu emniyet müdürünü haklı görüp, “İşte o parktan görüntüler!” diyerek, elele tutuşmuş, başını sevdiğinin dizine koymuş aşıkların resimlerini yayınlar; sanki dünyanın en ayıp, en ahlaksız, en tiksindirici resimlerini bize sunuyorlarmış gibi. Pazar akşamları saat 10’da oynanan dizide edilen sansürlenmiş küfürler siyasetçileri harekete geçirir, gereksiz atışmalara neden olur. Bu polis Türk polisini temsil etmiyor diye yaygara çıkarırlar. Sanki her filmdeki her meslek sahibi mesleğinin temsilciliğini yapmak zorundaymış gibi. Öyle olsaydı film olmazdı zaten! Kurgu olmazdı, sanat olmazdı. Kimse sormaz ama, o saatte çocuğun neden hâlâ ayakta olduğunu, neden televizyon izlediğini, neden evebeynlerinin çocuğun eğitimiyle ilgilenmediğini.  

Bizde bir aile vardır ve gerisi yoktur. Aile varsa, dil tutulur çünkü hepimiz bir ailenin ürünüyüzdür, hepimizin anaya babaya hürmeti vardır, hepimizin çocuklara karşı hissettiği derinden sorumluluklar vardır. Fakat, aile var diye insanların her türlü özgürlüğü kısıtlanacaksa burada aile kavramının yeniden tanımlanması gerekir. Bireyi feda eden toplumların sonlarının pek de iyi olmadığı gerçeğinin en büyük şahidi tarihtir. Yaratıcılık bireye aittir ve birey ancak özgür olduğu zaman üretebilir daha önce üretilmemiş olanı.

Geçen yazıda “Fe Eyne Tezhebun” diye sormuştum. Gazetelerde okuduğum olaylar, her gün bir yenisi eklenen şiddet ve namus taşkınlıkları, muhafazakar kesimin çılgınca kutladığı her bir kısıtlayıcı yasa nereye gittiğimizi açık açık gösteriyor artık. Bireyden uzaklaşıp, toplumun idare ettiği zombilere dönüşüyoruz.

Keşke bundan sonra “Hoop kardeşim aile var” diye çıkışanlara “Ne var kardeşim burada da birey var, özgürlük var, ben varım.” diyebilsek. Keşke...

1 yorum:

  1. Adsız4:53 ÖS

    Paylaşımlarınızdaki yaklaşımlar çok hoş . Hurdacılar olarak teşekkür eder ve paylaşımlarınızın devamını bekleriz .

    YanıtlaSil